PlayStation 3'te oyuncuları en çok etkileyen ve her oyuncunun kalbini kazanan Naughty Dog'un şaheseri The Last of Us sonunda II. Kısım ile karşımızda. 21 Haziran itibariyle de 4 milyon satış adedini geçerek PlayStation 4 özel oyunları içerisinde en hızlı satan oyun olmayı başarmış durumda. 30 saati bulan bir maceranın ardından ben de oyunu bitirebildim. Çok konuşulan, sövülen hatta çılgınlık seviyesinde yorumlara maruz kalan oyun hakkında artık ben de söz sahibiyim!
The Last of Us Part II'nin incelemesini okumaya başlamadan önce birkaç not eklemek istiyorum. Alışılmış incelemelerimin dışında bu yazıda bolca küfür edebilirim, oyun ile alakasız önerilerde bulanabilirim. Spoiler konusunda ise oyun hakkında hikayeyi açık edeceğini düşündüğüm kısımların başında sizlere 'Spoiler' uyarısında bulunacağım. (bulunmamışım, gerek kalmamış.) Bu paragrafları dilerseniz atlayabilirsiniz. Atlamasanız da olur hani şu saatten sonra yemediğiniz bir spoiler kaldı mı onu da bilmiyorum.
Last of Us Part II'ye artık bir Neil Druckmann oyunu diyebilirim. Hani kaşarlanmış oyuncular 'Bu bir Hideo Kojima oyunudur' muhabbetinden ne demek istediğimi anlayacaklardır. Neil Druckmann ve ekibi bir oyun yapmamış aslında; sosyal deney nasıl olur, modern seviyede bir örneğini vermiş. Naptın be aga!
II. Kısım'da Joel ve Ellie'nin macerasına 5 yıl sonrasından devam ediyoruz. Bu konuda benim gibi ilk oyunda neler olmuştu diye hatırlamak isterseniz açılış ve kapanış videolarını yeniden izleyerek hafızanızı tazeleyebilirsiniz. Neyse karakterlerimiz artık biraz daha durulmuş, yaşadıkları travmaları bir nebze atlaşmışlar ve Jackson kasabasında hayatlarına devam etmekteler. Joel'in kardeşi Tommy ve yeni dostlarımız ile birlikte hayatımız devam etmektedir. Ta ki Ellie'nin yol arkadaşı Dina ile birlikte devriyeye çıkması sonrası baba şefkatini Ellie'nin üzerinden hiç eksik etmeyen Joel'in onu aramaya çıkması sonrasında işler değişecektir. Artık mücadelemiz virüslüler, çeteler ve bir dizi yeni düşmanın ötesinde bir intikam serüvenine dönüşecektir. Evet, 'intikam soğuk yenen bir yemektir.' hadi canım!
Oyuna tam anlamıyla başladığımızda yani Ellie'nin kontrolünü ele aldığımızda (giriş kısmını geçtikten ve öfkeden gözleriniz pörtledikten sonraki kısım) Seattle serüvenimiz başlıyor. Bundan sonra bir yandan virüslüler ile uğraşmak zorunda kalacağız bir yandan da yeni düşmanlarımız ile tanışacağız. Artık Ateş Böcekleri defteri kapanmış durumda. Yeni düşmanlarımız arasında isimlerini sıkça duyacağımız WLF (Kurtlar), Scars (Serafiler), FEDRA ve son olarak da Rattlers denen piçler yer alıyor. Bu gruplar kendi aralarında sıkı bir çatışma içindeler. Bunlardan öncelikli olarak WLF ve Serafilerin arasındaki bu mücadeleye bizler de sıkça dahil olacağız. Bir yandan intikam serüvenimiz devam ederken bir yandan da karşılaştığımız zorluklar ile mücadele etmek zorunda kalacağız.
İntikam demişken bak aklıma geldi. Chan-wook Park'ın intikam üçlemesini izlemenizi tavsiye ederim. İnsanların intikam için yapabileceklerini gördüğünüzde hiçbir şeye şaşırmayacaksınız.
Mücadelen uzun, ölümün çabuk olsun!
Maceramız boyunca hem boka batmış dünyamız hem de düşmanlarımız ilerleyişimize taş koyacaklar. Her ne kadar oyun bir açık dünya oyunu olmasa da size ilerleyişiniz esnasında farklı yollar sunabilecek şekilde tasarlanmış. Bölüm tasarımlarındaki başarı şu an PlayStation 4'te görebileceğiniz en kapsamlı oyun diyebilirim. Her yere bakma isteği uyandıracak kadar detaylı bina ve mekan tasarımları gerçekten insanı hayrete düşürecek nitelikte. Bulunduğumuz neslin sonuna yaklaşırken 'yok bizim değil, konsolların ama buna da hazırlıklı olsak fena olmaz hani' PS4'te görebileceğimiz son özel yapımlardan bir tanesiyle karşı karşıyayız. Bu işin üstadı da Naughty Dog olunca görsel bir şölen ile karşılaşmaya hazır olun. Yani teknik anlamda bir şaheser desem kesinlikle abartmış olmam. Şehrin bu kasvetli havasını, zaman zaman bulunduğunuz o güzel açık alanları gördükçe ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bu enfes bölüm tasarımları konusunda tek şikayetim ise benim gibi her yere bakma isteği olanlar için oldukca can sıkıcı bir durum. İlerleyişiniz esnasında otomatik kayıt sistemi devreye giriyor. Bu esnada bazı fiziksel yapılar engel olarak koyulmuş durumda. Yüksek bir yer veya bir odadan diğerine geçerken açık olan yerleri mutlaka kontrol etmeniz gerekiyor. Eğer şuraya bakıp geri dönerim diye düşünürseniz ilerleyişiniz esnasında hemen bir hikaye videosu girebilir veya kayıttan dolayı geri dönme imkanınız bulunmayabilir. Özetle ilerleyişinizde engel olmayacağını düşündüğünüz tüm mekanlara öncelik verin. Zira oyunda bulacağınız her türlü içerik hayati önem taşıyor. Bunun yanı sıra bulacağınız her bir mektup oyunun hikayesine ve duygusal ilerleyişe sizi daha fazla bağlıyor. Korkmayın dalın her yere. Ne olabilir ki!
Tam bir depresif hava var.
Oyunda ilerledikçe bulacağımız rehberler, malzemeler ile yeni yetenekler ve silahlar açabiliyoruz. Yine ilk oyundaki gibi silah yükseltmelerimiz için özel güvenli odalar yer alıyor. Buralarda topladığımız malzemeler ile silahlarımıza yeni yükseltmeler yapabiliyoruz. Elbette tüm yükseltmeler ilk oynayışınızda tamamlanmayacaktır. Bunu da aklınızda bulundurun. Malzeme demişken her bir yere bakmanızın ne kadar önemli olduğunu düşmanlarınız ile karşılaştığınızda çok rahat anlayacaksınız. Ucubeleşmiş düşmanlarımız ilk oyundaki gibi bizleri bekliyorlar. Her birinin farklı zayıf noktaları var. Bu düşmanları elinizdeki tüm cephaneyi harcayarak aksiyon tadında bertaraf edebileceğiniz gibi gizlilik modunda sabırla ilerleyerek tek tek avlamanız da mümkün. Bunun olmayacağı istisnaği durumlar ve BOSS çatışmaları da yer alıyor. Bu konuda molotof kokteyli ve yeteneği açıldıktan sonra boru bombası yapmanızı sıklıkla tavsiye ediyorum. Yapacağınız her bir bıçağın da ne kadar hayati olacağını anlatmama gerek yok sanırım. Bir sopaya ve baltaya makas bağlayıp ıslıkçıların yada kurtların kafasında nasıl bir tatmin yarattığını ise yaşamanız gerekiyor. Bu noktada hani anlatılmaz yaşanır diyebileceğim bir konu var. Hani 'vuruş hissi' geyiği vardır. Her bir oyuncu sanki helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirmiş bir deneyim ile size 'ya vuruş hissi çok zayıf vb.' söylemlerinde bulunur. İşte bu oyunda 'vurma hissi' tavan yapmış durumda. Sadece ateş etmekten bahsetmiyorum. Yani bir arkadaşımın da dediği gibi 'elime boruyu alıp kafasına vursam bu kadar gerçekçi olur.' Kafasına kafasına...
BU VİDEOYU İZLEMESENİZ DE OLUR
Elçi sana rehberlik etsin!
Farkındaysanız hikaye ve karakterler hakkında çok fazla konuşmamaya çalışıyorum. Bu kısım biraz iki ucu boklu deynek tadında. Yani bir gazla intikam maceramızda Ellie ile ilerlerken oyunun yarısına yakın bir kısmını da artık ikinci ana karakter mi demeliyiz bilmiyorum ama Abby ile oynuyoruz. Ellie ile olan ilerleyişimizde yaşadıklarımız, Joel ile olan ilişkimiz geriye dönüşler ile karakterimizin nasıl bir gelişim gösterdiğini her anlamda bizlere yaşatıyor. Aynı durum Abby'nin başından geçenler konusunda da bizleri bekliyor. Bu iki zıt karakterin aslında hemen hemen aynı duygular içinde olduklarını ve kendi doğruları için savaştıklarına tanık oluyoruz. Aslında kendi doğrularımızın da ne denli yanlış olabileceğini oyun boyunca yaşadığımz bu deneyim ile anlıyoruz. Oyunun hikayesinden ve işleyişinden rahatsız olduğunu söyleyenlerin asıl kızgınlığı bana göre tam bu noktada başlıyor. Empati artık çok sık duyduğumuz fakat insanoğlunun hiç de kullanmadığı bir yoksunluk olmuş durumda. Son yaşadığımız gelişmeler ışığında oyuna bu denli kızılmasına çok da şaşırmıyorum. Belli bir olgunluğa ve yaşa erişmiş oyuncular söylediklerimi anlıyor olabilir. Ama 20 yaşında düşündüklerinizin bir 10 yıl sonra yalan olduğunu anladığınızda bu oyunun hikayesini bir daha düşünün derim. Hayatımda çok az oyunun hikayesi beni etkilemiştir. Yani duygusal olarak birçok karaktere bağlanmışımdır. Bunların çoğu da fantastik karakterlerdir. Ama bir oyunda gerçek hayattakine yakın bir deneyimi bu oyundan başka hiçbir oyunda yaşamadım. Yaşayamazsınız da! Diyeceğim o ki kendi doğrularınıza çok fazla takılmadan karakterlerin yerine kendinize koyarak oyunu oynadığınızda çok daha duygusal bir insan olduğunuzu anlayacaksınız diye düşünüyorum. Elbette 'ben ne yaparım lan bu durumda' diye düşündüğünüzde; 'alayını' diyorsunuz. İşte oyun tam bu noktada size empati nedir öğretiyor. Şöyle düşünün kendi ufak dünyamızda yaşıyoruz. Maruz kaldığımız gerçekler karşısında bu gerçeklerin çevresindekileri de nasıl etkilediğini bir düşünün. Evet, bir düşünün! Neyse çok da uzatmayacağım bu kısmı ama oyun, hikayesel işleyişin dibini görüyor. Aksini iddia eden bence kumdan kale falan yapsın. Evet, ergen arkadaşım sana göre değil bu oyun, daha çok yol alman lazım.
The Walking Dead'de altıncı sezonun finalinde Negan'ın (Jeffrey Dean Morgan) diziye dahil olacağını öğrenmiş ve Rick Grimes (Andrew Lincoln) ve arkadaşlarının bu adamın insafına kalışını hani hayretle ilerleyen sezonlarda izlemiştik. Tam da bu noktada birçok kişinin diziyi izlemeyi bıraktığını ve reytinglerin hızla düştüğünü biliyorsunuzdur umarım. Olmuyor işte herkes mutlu mesut!
Ölmüşüz ağlayanımız yok!
Önce birkaç damla yaş gözlerimden süzüldü!
Oyunun grafiklerinin ne kadar güzel olduğunu söyledim. Birçok oyunda yüz animasyonları ve karakter modellemelerinin güzelliği artık bizleri şaşırtmıyor. The Last of Us Part II ise bu işi tepeye taşıyor. Böylesine duygusal hikayesi olan bir oyundan aksini beklemek olmazdı. Fakat gerçekten bir oyunda karakterlerin üzüldüğünü, sevindiğini hatta oyunu oynarken sizin aldığınız surat ifadelerini aldığını görüyorsunuz. Yani karakterlerin ruhsal durumları, oyun boyunca olan gelişimleri harika bir şekilde animasyonlarına uyarlanmış. Motion Capture olayında zaten Naughty Dog'un yıllardır harika bir iş çıkardığını söyleyebiliriz. Oyunda karşılaştığınız köpeklerin bile bu teknik ile birebir aktarıldığını da hatırlatayım. Diyeceğim o ki o öfkeyi ve nefreti ben de hissettim sizinle sevgili intikamcılar. İşin bir de NPC ve yan karakterler kısmı var ki evlere şenlik. Bugüne kadar başka hiçbir oyunda bu kadar güzel kotarılmış bir dünya görmedim. Üzerinize, size ağzına ne geldiyse söverek koşan bir düşman ile karşılaştığınızı düşünün. Adam sanki kırığını görmüş yavşak gibi sizi kesmeye geliyor. Gel bakalım diyorsunuz ve siz de ana avrat düz gidiyorsunuz. Oluyor yani olmalı!
Oyunun atmosferine ise diyecek söz yok. O kasvetli hava resmen sizi bir buhrana sürüklüyor. Bir an önce gideyim buralardan diyorsunuz. Bazen çok yoruluyor, öfkeleniyorsunuz. Sonra bir sonraki bölgeye geçebilmek için ufak bulmacalar içinde buluyorsunuz kendinizi. Bu anlar oyunun yoğun stresten sizi uzak tutmak için yaptığı molalar gibi geliyor. Güzel de oluyor hani. Mesela çok hoşuma giden detaylardan Abby para kolleksiyonu yapıyor, Ellie ise süper kahraman kartları biriktiriyor. Ne kadar insancıl davranışlar değil mi?
Bak grafiklerden o kadar söz ettim az kalsın unutuyordum. Oyunu PS4 Pro'da oynadım. Fan sesi zaten zalımdır! En son God of War'da bu kadar çıldırmıştı diye hatırlıyorum. Ama bu oyunda fan resmen jete bağlıyor. Uçuşa hazır konuma geçiyorsunuz. Umarım şu yeni nesil PS5 soğutma çözümü Sony'nin söylediği kadar iyidir de bu işkenceye daha fazla maruz kalmayız.
The Last of Us Part II'nin Türkçe dublaj ve altyazı seçeneklerine sahip olduğunu belirtmeden kapanışı yapmayalım. Dublaj konusunda kesinlikle çok iyi bir iş çıkarılmış. Karakterlerin tepkileri, NPC yaklaşımları olması gerektiği gibi aktarılmış. Kşisel olarak ilk oynadığınızda Türkçe dublaj ikinci oynadığınızda ise ingilizce dublaj ve altyazı seçeneğiyle oynamanızı tavsiye ederim. Çünkü her iki tarafta da işini çok iyi yapan oyuncu ve ses sanatçıları var. Müzikler ise ilk oyundaki gibi enfes.
Oyun hakkında söylenecek elbette çok şey var. Ters köşeleri, karakterlerin her birinin hikayesi için bile uzun uzun konuşulabilir. Doğrularımız, yanlışlarımız tartışılabilir. Böyle şey mi olur, 'senin ben ta...' denebilir. Ama bunları neredeyse çok az oyun yapar. Son yıllarda bunu en iyi şekilde yapan oyun da kuşkusuz The Last of Us Part II'dir. PlayStation 4'ün sonuna yaklaştığımız, PlayStation 5 için de geri sayıma başladığımız şu günlerde PS4'te oynayabileceğiniz açık ara en iyi oyun diyebilirim. 'Şahsım' olarak kesinlikle oynamanız gereken bir oyun diyerekten kapanışı da yapayım. Mücadeleniz uzun, ölümünüz çabuk olsun!
Comments